27- Şükrü Laçin
ŞÜKRÜ LAÇİN
1924’te Mazgirt’in köyünde doğan Şükrü Laçin, kendini şöyle tanıtır:
“Köyümüzde okul yoktu. Yoksul ailem beni başka yerde okutamadı. Çocukluğumda bir ara keçi-koyun güttüm. 14 yaşımda, 1938 Dersim İsyanı’na tanık oldum. 15 yaşımda, yoksulluk beni Çukurova’ya çekti. Pamuk tarlalarında çalıştım. 4 yıl süren askerlikten sonra 1947’de bir süre Malatya Sümerbank Fabrikasında çalıştım. 1954 yılında Diyarbakır’a iş aramaya gittim ve Şayak Fabrikası ‘na girebildim.
Diyarbakır’da ufkum açıldı. Karnımın doyum sürecinde, ‘okuma-yazmayla açlığımı gidermeye koyuldum. İlk ve Ortaokul sınavlarını verdim. Bu arada Marksizmi öğrenmeye çabaladım
1963’te, Türkiye İşçi Partisi Diyarbakır örgütü içinde yer aldım. TİP kapatılınca işçi sınıfının örgütlü mücadele inancımdan, 1974’te Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’ne girdim. Partinin G. Y.Kurulu üyeliğine seçildim. 1977 yılında TSİP’in düzenlediği ‘Pahalılık ve Baskılarla Mücadele’ mitinginde yaptığım konuşma nedeniyle Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Yargılandım. 141-142. maddeler kalkıncaya dek arandım. 1993’te ‘Kendine yönelmeyen bir halk geleceğini yaratamaz‘ yazımdan dolayı, İstanbul DGM’de yargılandım, beraat ettim.”
Şükrü Laçin, çileli yaşamında; yokluğu dürüst çalışmayı, edindiğiyle yetinmeyi, yetersiz tahsilini, çok okuma ve araştırmayla, bilgi süzgecinde değerlendiren, pozitif aktif araştıran bulmaya çalışan kişiliğiyle mutluluğu yakalayan örnek kişilerden biri. Devamlı okuyan yazan, iyimser, sevecen, demokrasiyi özümsemiş, emekten yana, toplumsal özgürlük tutkunu…
.Şükrü Laçin’in, birçok dergide, arada bir yazı ve makaleleri şikar. “Dersim İsyanından Diyarbakır’a” adlı kitabının ikinci baskısına Ebubekir Pamukçu’nun “Dersim Zaza Ayaklanmalarının Tarihsel Kökenleri” kitabının bir eleştirisini ekler.
Şükrü Laçin, “Zaza feodalizminde toprak köleliği yok” diyen Ebubekir Pamuk-cu’yu şiddetle eleştirir. Buna örnek olarakî-anadili Dimili (Zaza) olan Çarekan Aşiret Beylerinin 366 köyü olduğunu söyler. “Kaldı ki Pamukçu’nun görmemezlikten geldiği yalnız Şah Hüseyinler değildir. Diyarbakır’ın Eğil Zaza toprak ağalarını da anımsayamamıştır.” der.
***